+Blog Yazıları


T.C.
BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
E. 2020/84
K. 2022/892
T. 28.4.2022

KREDİ KARTI BORCUNUN ÖDENMEMESİ NEDENİYLE YAPILAN TAKİBE İTİRAZIN İPTALİ ( Mahkemece Hükme Esas Alınan Bilirkişi Raporunda Yapılandırılan Kredi Kartının Borcunun Toplam 23.025,36 TL Olarak Hesaplanmasına Rağmen Bu Hesaplama Uyarınca Bileşik Faiz Yasağına Uygun Rapor Düzenlenip Düzenlenmediği Denetlenilemediği Gibi Davalının Yapılandırmada Öngörülen Ödemeleri Gerçekleştirmediği İçin Sözleşmenin Geçersiz Kalmasına Rağmen Yapılandırma Öncesi Borcun Hesaplanmamasının Doğru Görülmediği )

YAPILANDIRMA SÖZLEŞMESİ ( Kredi Kartı Borcu/İtirazın İptali - Davalının Yapılandırmada Öngörülen Ödemeleri Gerçekleştirmediği İçin Sözleşmenin Geçersiz Kalmasına Rağmen Yapılandırma Öncesi Borcun Hesaplanmamasının Doğru Görülmediği/Bu Durumda Yapılandırma Sözleşmesi Ortadan Kalkmış Olup Davacı Alacağının Yapılandırma Hiç Yapılmamış Gibi Hesaplanması Gereği )

BİLEŞİK FAİZ ( Kredi Kartı Borcu/İtirazın İptali - Bilirkişiden Ek Rapor Alınarak Tüketici İşlemlerindeki Bileşik Faiz Yasağı da Gözetilerek Yapılandırılan Borç Faizden Arındırılmış Şekilde Hesaplanarak Takip Tarihi İtibariyle Davalının Ödemekle Yükümlü Olduğu Borç Miktarı Belirlenip Ayrıca Davalının Kredi Kartı Aidat Ücreti ve Hesap İşletim Ücretine İlişkin İtirazları da Değerlendirilerek Sonucuna Göre Karar Verilmesi Gereği )

2004/m.67,68

6502/m.4/7,28

ÖZET : Dava, kredi kartı borcunun ödenmemesi nedeniyle yapılan takibe itirazın iptali istemidir.

Mahkemece hükme esas alınan 01/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda, yapılandırılan kredi kartının borcunun ana para tutarının 18.403,84.-TL olup, 4.621,52.-TL de faiz olmak üzere toplam 23.025,36.-TL olarak hesaplanmasına rağmen bu hesaplama uyarınca bileşik faiz yasağına uygun rapor düzenlenip düzenlenmediği denetlenilemediği gibi davalının yapılandırmada öngörülen ödemeleri gerçekleştirmediği için sözleşmenin geçersiz kalmasına rağmen yapılandırma öncesi borcun hesaplanmaması doğru görülmemiştir. Bu durumda yapılandırma sözleşmesi ortadan kalkmış olup davacı alacağının yapılandırma hiç yapılmamış gibi hesaplanması ve davalının yapılandırma sözleşmesine göre veya varsa sözleşme dışı yaptığı ödemelerle ödeme tarihlerine göre borçtan düşülmeli ve davacı bankanın takip tarihi itibariyle alacağı hesaplanmalıdır. Bilirkişiden ek rapor alınarak 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4/7.maddesindeki tüketici işlemlerindeki bileşik faiz yasağı da gözetilerek yapılandırılan borç faizden arındırılmış şekilde hesaplanarak takip tarihi itibariyle davalının ödemekle yükümlü olduğu borç miktarı belirlenip ayrıca, davalının kredi kartı aidat ücreti ve hesap işletim ücretine ilişkin itirazları da değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir. " Detaylı bilgi için Gaziantep Avukat "

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili banka tarafından kredi kartları üyelik sözleşmesine binaen davalıya kredi kartı tanımlandığını, davalının kendisine verilen kredi kartını kullandığını ancak süresi içerisinde geri ödemede bulunmadığını, yasa uyarınca davalıya iadeli taahhütlü mektupla 01/01/2015 tarihinde ihtarname keşide edildiğini ve ödenmeyen bakiyenin faizi ve bu tutara BSMV eklenmek sureti ile birlikte 30 gün içinde ödenmesi, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağının bildirildiğini, söz konusu ihtarnamenin 08/01/2015 tarihinde davalının eşine tebliğ edildiğini, davalının ihtarnameye, ihtara esas alacağa, dayanak belgelere ve imzalara itirazda bulunmadığını, davalının kalan borcunu ödemediğini, ilgili alacak tutarı hakkında Bursa . İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının 25/02/2015 tarihinde borca, faiz ve ferilerine itiraz ederek takibi durdurduğunu, borçlunun itirazından sonra 24/07/2015 tarihinde 250,00.-TL ödeme yaptığını, davalının bu şekilde kötü niyetle hareket ettiğini belirterek, takibe itirazın iptaline, takibin devamına, %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde, icra dosyasına yapılan itirazlarını tekrarla müvekkiline uygulanan faizin fahiş olduğunu, alacağa yansıtılan işletim ücretinin, yıllık kart aidatları gibi yan kalemlerinde Tüketici Kanunu'na göre alınmasının yasal olmadığını beyanla usul ve esas açısından davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne, Bursa İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı takip dosyasında davalının ** numaralı kredi kartı için 18.403,84.-TL asıl alacak, 134,42.-TL akdi faiz, 6,72 akdi faiz bsmv, 843,73.-TL temerrüt faizi, 42,19.-TL temerrüt faizi bsmv, 5,25.-TL masraf yönünden itirazının iptaline, 18.403,84.-TL asıl alacağa takip tarihinden borç tamamen ödeninceye kadar %30,24 ve değişen oranlarda temerrüt faizi, bu faizin %5 BSMV'si, icra giderleri, icra vekalet ücreti, TBK'nun 100. maddesi dikkate alınmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen alacağın %20'si oranında 3.680,76.-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.

Davalı vekili istinafa başvuru dilekçesinde, davacının müvekkili aleyhine 18.403,84.-TL için takip başlattığını, müvekkiline uygulanan faizin fahiş olup alacağa yansıtılan işletim ücreti yıllık kart aidatı gibi kalemlerin alınmasının mümkün olmadığını, davacı taraf ve müvekkili arasında yeni bir sözleşme yapıldığının beyan edildiğini, beyan edilen sözleşmenin dosyaya sunulmadığını, bilirkişi raporunda da bu hususun belirtildiğini, müvekkilinin takip başlatılan borcu yeni bir kredi kullanarak kapattığını, bu kredi ile ilgili davacının kredi sözleşmesini ibraz etmediğini, müvekkilinin bilirkişinin de belirttiği gibi kredi kartı borcunu kapattığını, davacının İİK'nun 68/b maddesi uyarınca noter kanalıyla usulüne uygun ihtarname keşide etmediğini, müvekkilinin temerrüde de düşmediğini, iadeli taahhütlü mektup gönderdiğini, bu nedenle ihtarnamenin usulsüz olduğunu ve davanın reddinin gerektiğini, 30 günlük ödeme süresi verilmesi gerektiğini, usulüne uygun temerrüde düşürülmeyen müvekkili hakkında 6502 sayılı Kanunun 28.maddesi gereğince takip yapılmasının mümkün olmadığını, kredi kartı borcunun banka tarafından kapatıldığını ve tüketici sözleşmesi kapsamında yapılandırma kredisi kullanıldığını beyan etmesine rağmen geri dönüp kredi kartlarına göre faiz hesabı yapıldığını, 6502 sayılı Kanunu'n 28/1.maddesi gereği taksitlere faiz işletilmesinin ve aynı Kanun'un 4/4.maddesine göre birleşik faiz işletilmesinin mümkün olmadığını, istinafa konu dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesinden görevsizlikle gelmiş olup, görevsizlik yönünden müvekkili lehine vekalet ücreti takdir edilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

Dava, kredi kartı borcunun ödenmemesi nedeniyle yapılan takibe itirazın iptali istemidir.

Taraflar arasında kredi kartı sözleşmesi olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı icra dosyasına yaptığı itirazda kredi kartının varlığına ilişkin bir itirazda bulunmamış, sadece borca, faiz ve ferilerine itiraz etmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık kredi kartları üyelik sözleşmesinden kaynaklandığından uyuşmazlığın çözümünde özel yasa niteliğinde bulunan 5464 sayılı “Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu” hükümlerinin uygulanması gerekir. Anılan Yasa hükümlerinde, bankaya hesabı kat etme ve bunun sonucu olarak sözleşmeyi feshetme yetkisi tanınmıştır. Hesap kat ihtarı ile alacağın tamamı muaccel hale gelir ve ihtarın tebliği ve tanınan süre sonunda temerrüt oluşur (Y. 19. H.D.'nin 18/12/2017 tarih, 2016/14710- 2017/8044 sayılı kararı).

Davalı vekili İİK'nun 68.maddesi uyarınca davalıya noter kanalıyla ihtarname gönderilmediğinden 6502 sayılı Kanunun 28.maddesi uyarınca icra takibi başlatılamayacağını istinaf sebebi olarak ileri sürmüş ise de, davaya konu uyuşmazlığın kredi kartı alacağından kaynaklanması nedeniyle tüketici kredilerinde uygulanan 6502 sayılı Kanunun 28.maddesinin mevcut davada uygulanması söz konusu olmadığı gibi taraflar arasında tüketici işlemi bulunması nedeniyle İİK'nun 68/b maddesi uyarınca noter aracılığıyla ihtarname gönderilmesine gerek bulunmadığından davalı vekilinin bu husustaki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.

6100 Sayılı HMK'nun 331. maddesinin 2. fıkrası ile yargılamanın tekliği esası benimsenmiş ve görevsiz/yetkisiz mahkemece yargılama giderlerine hükmedilmeyeceği kabul edilmiştir.

Şöyle ki, görevsizlik ya da yetkisizlik hâlinde verilecek karar "usulden ret" kararıdır (HMK m.115/2). Diğer bir anlatımla görevsizlik ve yetkisizlik kararları ile mahkeme davadan elini çekmiş olsa da söz konusu kararlar davanın esasını çözmeyip, davacı bu kararların kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde görevli veya yetkili mahkemeye başvurarak davaya kaldığı yerden devam olunmasını sağlayabilmektedir (HMK m. 20).HMK’nun 331/2.,326 ve 332. maddesi hükümleri ve ilgili maddenin gerekçesindeki, 1086 sayılı HMUK'da bu konuda açık bir düzenleme bulunmaması sebebiyle yerel mahkemeler ile Yargıtay'ın birbirinden farklı kararlar verdiği ve uygulamada yaşanan bu karışıklığın önlenmesi bakımından maddenin ikinci fıkrasında "görevsizlik, yetkisizlik ve gönderme kararlarından sonra, dosyanın gönderildiği mahkemede dava görülmeye başlanmış ise yargılama giderlerine davayı gören ikinci mahkemece hükmedileceği şeklindeki ifade birlikte değerlendirildiğinde henüz yargılamayı sona erdirmeyen görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararları üzerine yetkili mahkemede davaya devam edildiği hâllerde uyuşmazlığın esası hakkında verilecek nihai kararda haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin hüküm altına alınması gerektiğinden (YHGK’nun 28.2.2019 T, 2017/2-3004 E, 2019/217 K. Sy.ilamı) ve bir davada usul ve esastan verilen kararlarda ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinden davalı vekilinin vekalet ücreti ile ilgili istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Gaziantep Avukat.

Davalı tarafından icra takip konusu yapılan borcun içinde kart aidat ücreti ile hesap işletim ücreti olduğu bu şekilde ücret alınmasının kanuna aykırı olduğunun savunulmasına rağmen, mahkemece bu hususta olumlu ya da olumsuz değerlendirme yapılmamıştır.

Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye göre kullanılan kredi kartı harcamaları sonucu kart kullanıcısı davalının ödeme yapmaması üzerine kredi kartı veren davacı banka tarafından 22/08/2014 tarihinde gerçekleştirilen yapılandırma sonunda taksitlerin ödenmemesi üzerine 01/05/2015 tarihinde kredi kartı hesabında mevcut 18.403,84.-TL borcun yıllık %24,24 akdi faizi ve BSMV ile birlikte 30 gün içerisinde ödenmesinin istendiği ve bu ihtarın davalı borçluya tebliğ edildiği, ödeme yapılmaması üzerine hesabın kat'ı ile birlikte muaccel hale gelen kredi kartı borcunun tahsili için Bursa 15. İcra Müdürlüğü'nün 2015/3098 esas sayılı dosyasında alacaklı banka tarafından borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığı dosyadaki belgelerden anlaşılmıştır.

Mahkemece hükme esas alınan 01/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda, yapılandırılan kredi kartının borcunun ana para tutarının 18.403,84.-TL olup, 4.621,52.-TL de faiz olmak üzere toplam 23.025,36.-TL olarak hesaplanmasına rağmen bu hesaplama uyarınca bileşik faiz yasağına uygun rapor düzenlenip düzenlenmediği denetlenilemediği gibi davalının yapılandırmada öngörülen ödemeleri gerçekleştirmediği için sözleşmenin geçersiz kalmasına rağmen yapılandırma öncesi borcun hesaplanmaması doğru görülmemiştir. Bu durumda yapılandırma sözleşmesi ortadan kalkmış olup davacı alacağının yapılandırma hiç yapılmamış gibi hesaplanması ve davalının yapılandırma sözleşmesine göre veya varsa sözleşme dışı yaptığı ödemelerle ödeme tarihlerine göre borçtan düşülmeli ve davacı bankanın takip tarihi itibariyle alacağı hesaplanmalıdır. Bilirkişiden ek rapor alınarak 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4/7.maddesindeki tüketici işlemlerindeki bileşik faiz yasağı da gözetilerek yapılandırılan borç faizden arındırılmış şekilde hesaplanarak takip tarihi itibariyle davalının ödemekle yükümlü olduğu borç miktarı belirlenip ayrıca, davalının kredi kartı aidat ücreti ve hesap işletim ücretine ilişkin itirazları da değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedenleri yerindedir.

HMK'nun 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 4. Tüketici Mahkemesi'nin 07/11/2019 tarih ve 2016/528-2019/425 sayılı kararının KALDIRILMASINA,

Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

2-Davalı tüketici harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

3-Karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,

 

4-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,

5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK'nun 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere, 28.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.